Translate

Sayfalar

İzleyiciler

15 Haziran 2011 Çarşamba

Animasını annesinden kurtaran erkek

Animasını annesinden kurtaran erkek, gerçekten bu yeni duruma alışabilmiş değildir. Eski kalıpları terketmesi ona tanınmadık, bilinmedik, farklı bir anima sunmaktadır. Oysa erkek buna çok yabancıdır. Bir Terra Incognita olan bu anima erkeğin aslında aradığı sevgiliyi “deneme yanılma” yöntemi ile de bulmasına neden olur. Erkek karşısına çıkan ve onu etkileyen kadına Anima figürünü yüklemeye çok heveslidir. Bu bilinemeyen gizemli Anima, aynı zamanda tanrısal bütün özellikleri de üzerinde taşımakta, bir Tanrıça gibi gözükmektedir. Bu gizem perdesi daha kalkmadığından erkek içindeki bütün tanrısallığı bu Tanrıça’ya yükler, dolayısıyla yeni sevgilisi bu sıradışı nitelendirmeden payını alır. Erkeğin gözünde artık bu bir Tanrıça’dır ve erkeğin davranışları bu yönde gözükür.
Johnson (We, Romantik Aşkın Psikolojisi, 1993) bunu çok iyi tanımlar:

Enerjimizi Tüketen Kıskançlık

Kıskançlık

Aslında bütün dünya kıskanç da diyebiliriz. Doğduğumuz anda öyle bir dünyaya gözlerimizi açıyoruz ki hayatın kendisi bile rekabet üzerine kurulmuş.
Annesinin karnında kendisini dünyanın merkezi zannederek büyüyen bebek doğduktan bir süre sonra anlıyor ki aslında tek değil.Başkaları da var.Hatta öncelikle baba denilen bir varlık var ve annesinin sevgisine ortak.İlk çekişme ve kıskançlık burada başlıyor.Çocuk önce babasını annesinden ya da annesini babasından kıskanıyor

Güven ya da Güvensizlik

İnsanlar arasındaki ilişkilerde en temel duygu güvendir. Güvendiğimiz insanları severiz,saygı duyarız.Güven varsa en gizli sırlarımızı açabiliriz.

Güven duygusuyla her tür işbirliğine açık oluruz.Bu açıdan insanların yemek,içmek gibi fizyolojik ihtiyaçlarıyla beraber hayati önem taşıyan en önemli gereksiniminin güven duygusu olduğunu söyleyebiliriz.

8 Haziran 2011 Çarşamba

Bir Çöplüğe Bakar Öyküdür

Bir Çöplüğe Bakar Öyküdür
Zeyyat Selimoğlu


Babacığım çöplüğü göster bana, dedi çocuk.
Baba oğul anayolda yan yana yürüyorlardı; ana yoktu artık, ana geçmişten güzel bir anıydı, o kadar.
Babacığım bana söz vermiştin, dedi çocuk yemden çöplüğü gösterecektin bana.
Sağ yanlarında her türdün kısa bitki ve kır çiçeklerinin arasından açılmış toprak bir yol, öteye doğru uzanıyordu; ötenin daha da ötesine deniz olanca genişliğiyle yerleşmişti. Bütün çevre çamlarla, fundalıklarla, otlarla kaplıydı; çöp kamyonlarının gide gele açtığı toprak yol, buraya yabancıydı aslında, yerini şaşırmış, apışıp kalmış gibiydi: Bir vücude sonradan takılmış protez bir kol ya da bacak!

5 Haziran 2011 Pazar

Eşler Arasındaki İletişim

Evlilikler,bilindiği gibi bir hayatı birlikte sürdürmek ve hayatın sorumluluklarını paylaşmak amacıyla kurulur. Aslında olayın güdüler kısmını düşündüğümüzde asıl amaç soyun devamını sağlamaktır ve bu yolla nesilden nesile yaşam sürdürülmektedir.

Eşler Arasındaki İletişim
Toplumsal amacı yönünden bakıldığında evlilik, klasik tabiriyle acı tatlı pek çok olayın yaşanabileceği ve böyle anlarda da yanı başında elini uzatabileceği bir eş bulmayı ummanın diğer adıdır. Evlilik gibi hem toplumsal hem de bireysel bir ilişkide bir çok açıdan farklı paylaşımlar vardır. Ancak her şeyin öncesinde ve temelinde olan en önemli konu ise eşler arasındaki iletişimdir.

Güven ya da Güvensizlik


İnsanlar arasındaki ilişkilerde en temel duygu güvendir. Güvendiğimiz insanları severiz,saygı duyarız.Güven varsa en gizli sırlarımızı açabiliriz.
Güven ya da Güvensizlik
Güven duygusuyla her tür işbirliğine açık oluruz.Bu açıdan insanların yemek,içmek  gibi fizyolojik ihtiyaçlarıyla beraber hayati önem taşıyan en önemli gereksiniminin güven duygusu olduğunu söyleyebiliriz.
Ancak böylesine önemli bir ihtiyaç olan bu duyguyla ilgili hep sorunlar yaşarız.Ya çok kolay güven duyarız ya da yoğun güvensizlikler yaşarız.Her iki halde de etkenler  farklıdır ve kökenini çocuklukta aramak gerekir.
Sağlıklı bir ailenin çocuğa kazandırdığı ilk temel duygu da budur.Doğduğu andan itibaren bir bebek annesinin kokusunda,sesinde güven arar.Her ağladığı anda ihtiyaçlarına cevap verilen, sevildiğini ve değer verildiğini bilerek büyüyen çocuklar özgüven duygusu yüksek bireyler olarak yetişirler.Çocuğun ailede gördüğü kabul,ona verilen sorumluluk,ahlaki değerler ve duyulan güven,çevresiyle dengeli ilişkiler kurma becerisi kazanmış, kendine güvenli bir yetişkin olarak toplum içinde yer almasını sağlar.Bireyin doğumla getirdiği mizaç özellikleri sağlıklı ve dengeli bir aile yapısı içinde şekillenir.Onu diğer insanlardan ayıran temel karakteri olur.
  • Otoriter,baskıcı ve aşırı kuralcı
  • Mükemmeliyetçi

Enerjimizi Tüketen Kıskançlık

Kıskançlık

Aslında bütün dünya kıskanç da diyebiliriz. Doğduğumuz anda öyle bir dünyaya gözlerimizi açıyoruz ki hayatın kendisi bile rekabet üzerine kurulmuş.
Annesinin karnında kendisini dünyanın merkezi zannederek büyüyen bebek doğduktan bir süre sonra anlıyor ki aslında tek değil.Başkaları da var.Hatta öncelikle baba denilen bir varlık var ve annesinin sevgisine ortak.İlk çekişme ve kıskançlık burada başlıyor.Çocuk önce babasını annesinden ya da annesini babasından kıskanıyor