İlişki kırıldığında onarmak mümkün, ama “eski haline döndürmek” değil;
daha sağlam, daha dürüst, daha “biz” bir hale getirmek mümkün.
İşte gerçekten işe yarayan, yıllardır hem kendi hayatımda hem başkalarının hayatında defalarca test edilmiş onarma teknikleri:
- Önce kendi payını sahiplen (ilk ve en zor adım)
Karşı tarafı suçlamadan önce kendine sor:
“Bu kırılmada benim % kaçım var?”
%1 bile olsa önce onu söyle:
“Sana yalan söylediğim için çok özür dilerim. Bu sana kendimi değersiz hissettirdi, haklısın.”
Kendi payını sahiplendiğinde karşı tarafın savunması anında düşer. - “Tamir cümlesi” kur
Özür + his + tamir önerisi
“Sana bağırdığım için çok üzgünüm. O anda kontrolümü kaybettim ve seni korkuttum. Bir daha aynı şeyi yapmamak için öfkemi fark ettiğim anda 10 dakika yalnız kalmaya karar verdim. Kabul eder misin?” - Dinlemeyi yeniden öğren
Karşı taraf konuşurken tek görevin:
Sadece anlamak. Yorum yok, savunma yok, çözüm yok.
Sadece şu cümle:
“Şu an sadece seni dinlemek istiyorum, lütfen devam et.”
10 dakika kesintisiz dinlemek, 10 saat tartışmaktan daha çok onarıcıdır. - “Duygu köprüsü” kur
“Beni incittiğinde şunu hissettim…” yerine
“Beni incittiğinde kendimi çok küçük ve değersiz hissettim, çocukluğumdaki o terk edilme korkusu geri geldi.”
Duyguyu derinleştir, karşı taraf “seni” değil “kendi yarasını tetiklediğini” görsün. - Küçük onarımları biriktir
Büyük jestler değil, küçük ama tutarlı davranışlar iyileştirir:- Sabah “Günaydın, seni düşünüyorum” mesajı
- Eve gelirken sevdiği çikolatayı almak
- “Bugün nasılsın?” diye gerçekten sormak
Bunlar birer birer güveni yeniden örer.
- “Güven kasını” birlikte çalıştır
Güven bir anda geri gelmez, küçük vadelerde yeniden inşa edilir:
“Saat 19:00’da arayacağım” → gerçekten ara
“Bu hafta sonu sadece ikimiz olalım” → gerçekten ayır
Her tutulan küçük söz, güven bankasına +1 yazar. - Eski kavgayı yeniden açma, yeni kural koy
“Sen hep şunu yapıyorsun” yerine
“Bundan sonra böyle bir şey olduğunda ne yapalım?”
Geçmişe değil, geleceğe odaklan.
Ortak bir “kriz protokolü” oluşturun:
“Kavga edersek 20 dakika ayrı odalarda kalalım, sonra sarılarak konuşalım.” - Bedensel teması geri getir (ama yavaşça)
Kırgınlık varken dokunmak yalan gelir.
Önce küçük: el tutmak, omuza dokunmak, saç okşamak…
Sarılma 20 saniye sürerse oksitosin salgılanır ve beyin “güvende” kodlar.
20 saniye kuralını unutma. - “Onarma ritüeli” yaratın
Her çiftin kendine özel bir ritüeli olsun:- Birimiz “kırmızı” derse tartışma biter, sarılırız
- Her cuma akşamı “bu hafta neyi iyi yaptık, neyi farklı yapabiliriz?” konuşması
- Kırgınlık sonrası birbirimize mektup yazmak
Ritüel, beyninize “bu ilişki onarılabilir” mesajı verir.
- Bittiğinde bitirmeyi de bil
Bazen onarma çabası tek taraflı kalır.
Eğer sen her şeyi yapıyorsan ve karşı taraf hâlâ aynı yarayı açıyorsa…
En sağlıklı onarma, bazen bırakmaktır.
“Seni çok seviyorum ama kendime daha çok söz verdim” diyebilmektir.
Gerçek onarma, “eski haline dönelim” değil,
“daha iyi bir hale gelelim” demektir.
Kırılan yer altınla doldurulduğunda daha değerli olur;
ilişkiler de öyle.Kintsugi sanatı gibi:
Çatlaklar kalır ama altınla kapatılır.
Ve o çatlaklar, ilişkinin en güzel yeri olur.Sen çatlaklarını altınla doldurmaya hazır mısın?
Karşı taraf da hazırsa,
o zaman bu ilişki sadece onarılmadı,
yeniden doğdu demektir.

Faydalı bilgiler. Çok teşekkürler 😊
YanıtlaSil