Aşk Hikayesi:         Hediyesiz Kalmak
   Sevgiliniz    olmasa, sevgililer günü hikayeniz olur mu? Aylardan Şubat ya hani… Tüm    vitrinler tüketime davet ediyor sizleri. 14 Şubata kadar ille de bir    armağan alın da ekonomileri ayakta dursun. Siz,    değerli bir madenden işlenmiş hediyenizi almaktan ya da vermekten çok    mutlu olurken, hiç o    madenin nereden ve nasıl çıktığı   aklınıza geliyor mu?
   Hikayesiz    kalmak, sadece kimliksiz kalmak değilmiş meğer, kimsesiz de    kalıveriyormuş insan. Bu tarafı hiç aklıma gelmemişti yeni yıl yazısını    yazarken. Mesela hikayesizlik hikayem, siz okurlar olmasa, hikayesini    koruyabilir mi? Ben varlık bulabilir miyim bu satırlarda?
   Sevgiliniz    olmasa, sevgililer günü hikayeniz olur mu? Aylardan Şubat ya hani… Tüm    vitrinler tüketime davet ediyor sizleri. 14 Şubata kadar ille de bir    armağan alın da ekonomileri ayakta dursun. 
Hikayenizi güzel kılmak için anlamlı gelebilir bu gün size..
   Bir de    bizim hikayemizin penceresinden bakalım. Bir soru size, değerli bir    madenden işlenmiş hediyenizi almaktan ya da vermekten çok mutluyken; o    madenin nerden, nasıl ve ne pahasına çıktığını biliyor musunuz?
   Bir    gramlık değerli metal için kaç ağaç kesildiği, kaç ton toprak işlendiği,    kaç ton su kullanıldığını biliyor musunuz? Ya o madenin, içinde    bulunduğu topraktan ayrıştırılırken kullanılan kimyasalların yer altı    sularına karışarak, dönümlerce alandaki hayvan, bitki ve insan    topluluğunun sağlığını etkilediğini?… Yarınlarda    sofranıza konacak meyve, sebzelerin de bu ayrışım sırasında ortaya    çıkan, atmosfere, suya, toprağa karışan ağır metalleri içerebileceğini    biliyor musunuz? Yani siz minicik bir kutu uzatırken sevgilinize, yanı    sıra yüzlerce kesilmiş ağaç, tonlarca çoraklaşmış toprak, metreküplerce    kirlenmiş su,  yaşam ortamları ortadan kalktığı için yok olmaya mahkum    sayısız börtü, böcek de veriyorsunuz. Bunları bilmeden vermiştiniz    diyelim hediyenizi. Sizi gün evvelinden uyarıyorum, şimdi biliyorsunuz    sevdiğinizi mutlu etmek isterken, doğayı öldüren adımlara güç    kazandırdığınızı… 
   Somali’de    açlıktan ölüyor insanlar. Bir lokma yemeğe muhtaçlar. Eskiden madenleri    vardı. Zengin ülkenin fakirleriydiler. Birileri    çıkardı madenlerini. Gitti zenginlikleri. Topraklarının bereketi de    kalmadı. Şimdi fakir bir toprağın aç kalan insanları onlar...
   Bizim    hikayemizin resmi de böyle işte. Yaşadığımız cennet coğrafyada, “Sizi    seviyoruz, iş veriyoruz, çevrenizi güzelleştireceğiz…” masalları ile    ağaçlarımızı kesiyor, toprağımızı deliyor, su kaynaklarımızı kendi    menfaatleri yönünde kullanıyorlar. Bu iş için kendilerine verilmiş    ruhsatları var. Güçlü ve zenginler.
   Bizse    gönlümüzle tohumlar üretmeye çalışıyoruz, insanların yaptıklarını pazara    götürmeye, ev ekonomilerine az da olsa katkıda bulunmaya...    Hayvanlarını, ağaçlarını, sularını, havalarını, sağlıklarını korumaya...    Köyde kalmaya devam etmelerini istiyoruz. Falan yerde kurulmuş köye    göçmeden... Bizlerin ise inancı güçlü, kalbi    zengin.
      Hikayelerde birbiriyle mücadele eden iki taraf    vardır genellikle. Sonucunda biri kazanır. Bizim hikayemizde ise    doğamızı katledenler ile onları durdurmaya çalışanlar var. Kazanacak ya    da kaybedecek olan ise sizsiniz.
   Gelin siz    hikayenizin kahramanına doğayı armağan edin ve nesiller boyu anlatılsın    aşk hikayeniz.
Kadın Dünyası * Erkek Dünyası * İletişim * motivasyon * Evlilik -- erkekçe, kadınca
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Kadın Dünyası * Erkek Dünyası Evlilik -- erkekçe, kadınca